KARMA FONSKİYON YAŞAM ALANI UKM

Beylikdüzü, İstanbul, 2018


Beylikdüzü’ne yapılan göçler incelendiğinde bu göçlerin İstanbul içinde gerçekleştiği fark edilmiştir. Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, önceden bahsedildiği gibi planlı bir

yapılaşma ve yeterli altyapının olması; ikincisi ise konut sahibi olma isteğidir. Yapılan anketlerde görülmüştür ki buraya göç yapan kesimin %35’i önceden kiracıyken şimdi

ev sahibidir. Aslında kentten kent çeperine olan göçler, kent merkezinin yoğunluğunun artması, sanayileşmenin kent merkezinden uzaklaşıyor olmasıyla ortaya çıkmıştır.

Büyükşehirlerin uygulamış olduğu trendine bakıldığında iş alanlarını, ticareti ve konutu birbirinden ayırıp, aynı zamanda aynı alanda toplama üzerinedir ve bunun ilk örneği

İngiltere’de 1903 yılında oluşturulmuş Letchworth’tur.


Türkiye’nin konut yapısı incelendiğinde Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine kadar geleneksel konutlar mevcutken İstanbul’da yoğun bir yabancı nüfus bulunmasıyla

hızlı bir şekilde apartmanlaşma başlamıştır, sonrasında ise Türkiye’de hakim yapılaşma şekli olmuştur. Türkiyede’ki gelişimine baktığımızda sanayi devrimindeki Akaretler’den

bahsedebiliriz. Akaretler kendi içinde müstakil olsa da sıraevler olmasından dolayı toplu konut mantığındadır. Akaretler Sıraevler, 1875 yılında Sultan Abdülaziz tarafından

Dolmabahçe Sarayı’nın önde gelen ağalarının lojmanı olmak üzere Sarkis Balyan tarafından inşa edilmiştir. Bu dönemin önemli örneklerinden biri Doğan apartmanıdır. Helbig

ailesi tarafından 1893 tarihinde İstanbul, Galata’da yaptırılan apartman, Fransız balkonu ve cephesinde bulunan barok stili bezemelerle bilinen konut örneklerinden oldukça farklıdır.

Kendine özgü plan şemasına sahip olan bu konut yapısı iki girişli ve orta avluludur. Avlusu bakımından Doğan apartamanına benzeyen bir diğer apartman Arif paşa apartmanıdır.

Cenova mimarisi tarzında ortada bir avlu ve onu çevreleyen bloklardan oluşan bir apartmandır. 32 daire, yedi kat, üç blok, dört giriş avlu ve avludaki dükkanlardan oluşur ve 800 m²

alana yayılır.



Beylikdüzü’ndeki eski projelere bakıldığında 4-5 bloktan ve yeşillikten oluşan siteler görülmektedir. Fakat 2000’lerdeki rantsal düşünceler ve güvenlikli site fikirlerinden sonra projelerin

oluşumunda bu yöne kaymalar olmuştur. Bu siteler günümüz site akımında olup kendi kendine yeten, dışarıdan izole olmuş yapı adalarıdır. Konut projelerinin içerisinde çoklu

fonksiyonlar tasarlanmasıyla Beylikdüzü’ne bir katkısı varmış gibi gözükse de aslında mahalle olgusunu desteklemeyen bir çizgide kalmıştır. Bulvarımsı, halkı yeni akslara sevk eden

girişimler bulunmamaktadır. Beylikdüzü, İstanbul’un nüfus artış hızı en yüksek olan ilçelerinden biridir. Organize sanayi bölgesi ve kırsal yerleşim alanlarının arasında kalan bu bölgede

şehir hayatıyla daha yakın ilişki kuran konut yapılarına ihtiyaç vardır. Bu projede önerilen konut yapıları için hem ticari yapılarla iç içe hem de konut mahremiyetine uygun yerleşim

ön görülmüştür. 860 no’lu parseldeki 3 blok yerleşimi, 841 no’lu parseldeki eğitim ve ticaret yapılarının organizasyonunu da etkilemiştir.